Kudüs'teki Müslümanlar ve Yahudiler için kutsal bir yer olan Mescid-i Aksa, sık sık iki dini grup arasındaki yüzleşmenin arenası olur. Cumartesi gecesi (7-8 Mayıs), binlerce Filistinlinin orada Ramazan ayının son Cuma günü namazında toplandığında çarpışmalar tekrar yaşandı.
10 Mayıs Pazartesi günü, İsrail güvenlik güçleri, göz yaşartıcı gaz ve flaş bombaları kullanarak Mescid-i Aksa'ya saldırdı. Saldırıya Kudüs'te yaşanan birkaç şiddet günü yol açtı. «Radyo Svoboda» (Hürriyet Radyosu) bildirdiği gibi, İsrail güvenlik güçleri, Mescid-i Aksa Camii'nde Müslümanlara ve ailelerin Şeyh Carrah Arap Mahallesinden tahliyesine karşı protesto eden Filistinlilere saldırdı. 10 Mayıs akşamı çarpışmalar yeniden başladı.
Doğu Kudüs'teki Mescid-i Aksa Camii çevresindeki durumun alevlenmesi ve İsrail polisinin eylemleri, «Umma» (Ümmet) Ukrayna Müslümanları Dini İdaresi (UMDİ) ve Kırım Müslümanları Dini İdaresi tarafından tartışıldı.
«Umma» (Ümmet) UMDİ Müftüsü Said İsmagilov, fanatik İsrail radikallerinin 1967'de 6 Gün Savaşı'ndan sonra ilan edilen Kudüs Gününü kutlayıp İslam'ın üçüncü tapınağına girmeye çalışmaları gibi olayların her yıl gerçekleştigini vurguladı.
Olayların görüntülerini 10 Mayıs sabahı Facebook'ta paylaşan Şeyh Said “7-8 Mayıs gecesi İsrail askerleri ve polisi Mescid-i Aksa Camii'ne zorla girdi. Camide Müslümanlara terâvih namazı kılındığında metal çekirdekli plastik mermiler ve flaş bombaları atıldı. Şimdiye kadar birkaç yaralı var. Caminin alanında onu terk etmeyi reddeden neredeyse 30 bin kişi vardır. Çatışmalar devam ediyor” diye anlattı.
«Umma» (Ümmet) UMDİ, kutsal Ramazan ayında Mescid-i Aksa Camii'nde yaşanan saldırıyla ilgili protesto gösterisi yaptı.
«Umma» (Ümmet) UMDİ'nin yaptığı açıklamada «Silahsız insanlara karşı askeri güçle uygulandığı şiddet başta olmak üzere her türlü şiddeti yargılıyoruz. Dini bir kurumun ve özellikle türbenin saldırıya uğramaları, kabul edilemez bir durumdur. Müslümanların Ramazan ayında özgürce dini hizmetlerine devam edebilmeleri için cami alanından gitmesi ve şiddete son verilmesi çağrısında bulunuyoruz» diye dile getirildi.
Kırım Özerk Cumhuriyeti Müslümanları Dini İdaresi, Müslüman türbesinde teravih namazı kılan müminlere ateş açan İsrail polisinin eylemleriyle ilgili protestolara katılıp kendi web sitesinde paylaştı: «Türbeler dokunulmaz olmalı!»
1967'de Mısır, Ürdün ve Suriye'ye karşı Altı Gün Savaşını kazandıktan sonra Sina Yarımadası, Gazze Şeridi, Batı Şeria, Golan Tepeleri ve Doğu Kudüs'ü ele geçiren İsrail, ilk başta Doğu Kudüs'ü ilhak etmediğini hatırlatalım. Ancak daha sonra tüm şehri başkenti olarak ilan etti. Uluslararası toplumun çoğu bunu kabul etmemektedir. Filistinliler, Doğu Kudüs'ü kurmak istedikleri bağımsız devletlerinin başkenti olarak görüyorlar.